İdeal boyutun altında balıkların balıklandırma çalışmasında kullanılması popülist bir yaklaşım doğursa da beklenen başarıya ulaşmayı uzak kılmaktadır.
BALIKLANDIR(MA)
Balıklandırma, doğal veya yapay su kaynaklarına balık popülasyonlarının eklenmesi ya da var olan popülasyonların artırılması işlemidir. Bu uygulama, ekosistemlerin biyolojik çeşitliliğini korumak, balıkçılık verimini artırmak ve sucul ortamların sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla yapılır. Balıklandırma işlemi, çeşitli göletler, barajlar, göller, nehirler ve denizler gibi su kaynaklarına uygulanmaktadır. Genellikle ekonomik değer taşıyan ya da çevresel dengeyi sağlayan balık türleri tercih edilir.

Bu süreç, hem ticari balıkçılık sektöründe hem de ekolojik dengeyi koruma çalışmalarında önemli bir rol oynar. Ayrıca sportif balıkçılık, su ürünleri yetiştiriciliği ve ekosistem restorasyonu gibi alanlarda da kullanılmaktadır. Balıklandırma, özellikle aşırı avlanma, kirlilik ve diğer çevresel sorunlar nedeniyle zarar gören sucul ekosistemlerin rehabilitasyonu için kritik bir öneme sahiptir.
Balıklandırmanın temel amaçları arasında şu unsurlar yer alır:
■ Biyolojik Çeşitliliğin Korunması: Balıklandırma, yerel türlerin korunması ve su ekosistemlerindeki biyolojik çeşitliliğin devamlılığını sağlamaya yardımcı olur. Bazı türlerin nesli tehlikeye girdiğinde, bu türlerin popülasyonlarını artırmak için balıklandırma işlemleri devreye girer.
■ Balıkçılık Veriminin Artırılması: Ticari balıkçılığın sürdürülebilirliği için, özellikle ekonomik değeri yüksek balık türlerinin popülasyonları dengede tutulmalıdır. Balıklandırma, bu türlerin sayısının artırılmasını ve düzenli avlanma yapılmasını sağlar.
■ Ekosistem Restorasyonu: Doğal su kaynaklarındaki çevresel bozulmalar, balık popülasyonlarını olumsuz etkileyebilir. Balıklandırma, su ekosistemlerini restore etmek ve sucul canlıların doğal yaşam alanlarını yeniden düzenlemek için etkili bir yöntemdir.
■ Sportif Balıkçılığın Desteklenmesi: Amatör balıkçılık faaliyetleri için de balıklandırma yapılır. Bu sayede belirli bölgelerde sportif balıkçılığa uygun türler çoğaltılarak rekreasyonel faaliyetlerin sürdürülmesi sağlanır.
Ülkemizde balıklandırma faaliyeti 1380 sayılı Su Ürünleri kanunu uyarınca Tarım ve Orman Bakanlığı’nın iznine tabidir. Keza Ülkemizdeki balıklandırma çalışmasını da yine Tarım ve Orman Bakanlığı yapmaktadır. Bu kapsamda denizlerimizde ve iç sularımızda balıklandırma kapsamında başta sazan balığı olmak üzere kırmızı benekli alabalık, çipura, levrek, kalkan, istakoz, yayın balığı, mersin balığı, siraz balığı ve şabut balığı türleri kullanılmakta olup halen başka türlerinde balıklandırma faaliyetinde kullanımı için çalışmalar devam etmektedir.

Peki, balıklandırma faaliyetinde her şeyi doğru mu yapıyoruz ya da neyi eksik hatta yanlış yapıyoruz?
Elbette ki her şeyi tam ve doğru yaptığımız söylenemez. Balıklandırma ile ilgili ülkemizde biri 2006 yılında Antalya İlinde, diğeri 2015 Yılında Isparta İli Eğirdir İlçesinde, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı Su Ürünleri Enstitülerinin koordinasyonunda 2 kez balıklandırma sempozyumu yapılmıştır. Bu sempozyumlarda gerek araştırma enstitülerinden gerekse üniversiteden katılımcılar birçok konu ve soruna değişmiş, çalışmalarını paylaşmıştır. Belli başlı eksiklik ve yanlışlıklarımıza değinecek olursak;

Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Hatay’a tüm iç sularımızda son 10 yılda patlak vermiş havuz balığının halk dilinde İsrail sazanı veya çin sazanı diye adlandırılan istilacı balık türünün hızlı yayılımı... Her ne kadar resmi açıklama olmasa da konu uzmanlarınca bu denli bir yayılımın balıklandırma faaliyeti ile oluştuğu kanaati öne sürülmektedir. Sazan balığı ile havuz balığının, balıklandırma için görevli kurumdaki ünitelerde istemsiz karışması sonucunda sazan balığı balıklandırması ile su rezervuarlarına taşındığı tahmin edilmektedir.
Balıklandırma da yaptığımız eksiklerden biri de ideal boyutta yavruların kullanılmamasıdır. Örneğin sazan balığının balıklandırmasında o dönem yumurtadan yeni çıkmış bireylerin 1-2 ay içinde hemen balıklandırmada kullanılmasıdır. Bu larvalar henüz 0,5-3 cm olup yaşam oranlarının az olması (doğal sebepler, avcı baskısı vs.) nedeninden ötürü tam başarılı bir balıklandırmadan söz etmek güç olmaktadır. Aslında olması gereken yazılı literatür bilgileri ışığında en az 1 kış geçirmiş 10-15 cm (40-50 gr) yavruların kullanılması, balıklandırmanın gerçek amacına ulaşmasını sağlayabilecektir.
İdeal boyutun altında balıkların balıklandırma çalışmasında kullanılması ile balık sayısının yüksek rakamlar oluşturması popülist bir yaklaşım doğursa da, beklenen başarıya ulaşmayı uzak kılmaktadır. Örneğin; 2022 yılında yaklaşık 75 milyon 150 bin sazan balığı yavrusunun iç sularımızda balıklandırmada kullanıldığı ifade edilse de balık boyutunun küçük olması nedeni ile balıklandırma da ki başarı oranını ideal olandan düşük kılmaktadır. Fakat konuya popülist yaklaşıldığından balıklandırmada kullanılan balık sayısı ne kadar yüksek olursa sanki yapılan faaliyet çok büyük olmuş gibi bir yanlış algı da oluşmaktadır.
Yine balıklandırmada bir diğer eksikliğimiz her rezervuar için tek tek girdiler ve çıktıların olduğu kayıtların olmamasıdır. Mesele A gölüne yıllarca yapılmış balıklandırma verileri ile varsa yine ticari avcılık sonucu av verileri, avlanabilir stok verileri, su analiz kriterleri, su alan/hacim bilgileri, su ürünleri tür bilgileri vs. veri tabanına da ihtiyaç duyulmaktadır. Bu veriler balıklandırmanın başarısını, sucul ortamların yıllar içindeki değişimlerini rezervuar özelinde göstermesi açısından önem teşkil etmektedir.

Peki temel anlamda balıklandırmada öncelikle acil neler yapmalıyız?
■ Tür Seçimi: Balıklandırmada kullanılacak balık türü veya su ürünlerinin gerek ekolojik gerekse sosyo-ekonomik olarak fayda sağlaması gerektiği aşikardır. Her ne kadar özellkle iç sularda sazan balığının balıklandırmada kullanılması doğru bir yaklaşım olsa da şu an itibariyle özellikle bazı göllerimizde alg ve plankton patlaması sonucu sucul bitkilerin aşırı artışının önüne geçilmesi için acilen ot sazanı (Ctenopharyngodon idella) türünün balıklandırmada sucul bitkilerin artışını önlemek maksadıyla önemlidir. Şayet bu önlenemez ise ötrafikasyon sonucu göller turbalık ve bataklık hale dönmesi kaçınılmaz olacaktır. Yine balıklandırmada yerel ve fenotipi yüksek anaçlardan elde edilen anaçlar kullanılmalı, istilacı türlerin bireyleri üretme istasyonlarında bulunmamalı veya sularına karışmaması için gerekli önlemler alınmalıdır.
■ Tür Boyutu: Balıklandırmada yazılı literatür bilgileri ışığındaki boyutlar gerçek başarıya ulaştıracaktır.
■ Veri Tabanı: Balıklandırma faaliyeti kapsamında Ülkemizin birçok göl, gölet, baraj gölü, akarsu hatta denizlerine farklı türler aşılanmakta olup özellikle iç sular için geçmiş yıllar da dahil edilerek yapılmış balıklandırma verileri ile varsa yine ticari avcılık sonucu av verileri, avlanabilir stok verileri, su analiz kriterleri, su alan/hacim bilgileri, su ürünleri tür bilgilerinin işleneceği Bakanlık nezdinde veri tabanı oluşturulmalıdır. Bu veri tabanı geçmiş ve gelecekte yapılması düşünülen faaliyetler içinde planlamalara ışık tutacaktır.