Bugün tarlasında, ahırında çalışan çoğu yetiştiricimiz, bir zamanlar Türkiye’nin ilk yerli şarbon ve sığır vebası aşılarını geliştirenin bir Türk veteriner hekimi olduğunu bilmez: Ordinaryüs Profesör...
Orta Çağ Avrupa’sında soylular arasında şarkıcı kuşlar—kanarya, ispinoz, bülbül—rağbet gördü ve zenginlik ile zarafetin simgesi sayıldı.
Suyun yönetimi yalnızca çevreci bir mesele değil; çiftçinin ayakta kalması, hayvancılığın sürdürülebilirliği ve soframızdaki gıdanın güvenliği ile ilgilidir.
Son aylarda ülkemizin neredeyse her ilinde ve birçok ilçesinde Şap Hastalığı ciddi biçimde yayılmış durumda. Adeta “girmediği dam kalmadı” desek yanlış olmaz.
Üç gün hastalığı; sığırlarda görülen, sivrisinek ve bazı tatarcıklar (Culicoides) ile bulaşan viral bir hastalıktır.
Yeni düzenlemeyle hayvancılık desteklemelerinde önemli artışlar yapıldı. Birçok destek miktarı yükseltilirken, yeni uygulamalar da hayata geçirildi.
Toplam su tüketimimizin %70–75’i tarımsal sulamada gerçekleşiyor ve Türkiye’nin toplam tatlı su tüketiminin %20–25’i hayvancılık faaliyetleriyle bağlantılı.
Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre; hobi hayvancılığına başlayan insanların %64’ü ilk yıl içerisinde hayvan kayıpları yaşamaktadır.
İnek almak araba almak gibidir. Önce heveslenirsin, sonra masrafları başlar: İyi bakarsan seni yarı yolda bırakmaz, bakmazsan yolda kalırsın.
Peki bu şap nedir? Korkular ne kadar gerçek? Aşı gerçekten düşük sebebi mi? Aşı hayvana zarar verir mi? Yoksa asıl tehlike aşı yaptırmamak mı?
Koyunculuk; sadece hayvan almakla değil, bütüncül bir sistemi uygulamakla başarıya ulaşır. Başarılı işletmelerin ortak özelliği planlama ve istikrardır.
Hayvancılık; genetik, beslenme, hayvan sağlığı ve refahı, finansal sürdürülebilirlik, ve çevresel farkındalık gibi kategorilere sahip çok boyutlu bir sektördür.
Bu bağlantı sizi https://www.ziraatpostasi.com.tr dışındaki bir siteye yönlendiriyor.