Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre; hobi hayvancılığına başlayan insanların %64’ü ilk yıl içerisinde hayvan kayıpları yaşamaktadır.

Evde “Hobi Hayvancılığı”: Küçük Dokunuşlarla Büyük Mutluluk

Son yıllarda şehirden kırsala dönüş hayalleri kurmayanımız yoktur herhalde? Sağlıklı gıdaya ulaşma arzusu ve doğayla yeniden bağ kurma isteğinin düşü bile, bizleri hayatın karmaşasından ve stresinden arındırıyor. Tabi herkesin ekonomik durumu müsait olmadığından, çoğumuz doğa ile ilgili heveslerini apartman dairelerine taşımaya çalışıyor. Kimimiz balkonundaki çiçeklerle, kimilerimiz ise evlerindeki “hobi hayvancılığı” ile bu bahtiyarlığa erişmeye çalışıyor.

Tam burada şu ayrımı yapmak önemli. “Hobi hayvanı” denildiğinde, akla “Evcil hayvan” da gelebilir. Sanıldığının aksine her ikisi de aynı şey değildir, ama bazı noktalarda kesişir. Aradaki farkı hemen netleştirelim.

· Evcil hayvan (pet): İnsanların yalnızlık, arkadaşlık, sevgi gibi duygusal ihtiyaçlarını karşılamak için beslediği; kedi, köpek, muhabbet kuşu, hamster gibi hayvanlardır. Burada amaç duygusal tatmindir.

· Hobi hayvanı: Ticari amaç gütmeden, daha çok keyif, küçük ölçekli üretim ya da merak için yapılan hayvancılıktır. Tavuk, güvercin, tavşan, arı, akvaryum balığı gibi hayvanlar genellikle bu kapsamda değerlendirilir. Muhabbet kuşu ya da akvaryum balığı gibi hayvanlar amaç veya niyete göre hem evcil hayvan hem de hobi hayvancılığı kapsamında sayılabilir. Bu yazımızda “hobi hayvancılığı” konusunu ele alacağımızdan dolayı evcil hayvanlarımıza ilerleyen zamanlarda değineceğiz.

Gelelim konumuza; Şehirde yaşayanlar için balkondaki muhabbet kuşunun cıvıltısını duymak, çatılardaki güvercinlerin gökyüzünde süzülüşlerini izlemek ve evin bir köşesindeki akvaryumun dinginliğini hissetmek büyük mutlulukken, minik bahçesi olanlar için tavşan gibi şirin hayvanlarla çocuğumuza sorumluluk bilinci aşılamak ya da birkaç tavuğun taze yumurtası ile güne başlamak aynı derece keyifli. Görüldüğü gibi hobi hayvancılığı, sadece hayvan değil, aynı zamanda yaşam biçimi kazandırıyor. Ancak işin görünen yüzü kadar görünmeyen sorumlulukları da var. Nasıl doğru bir başlangıç yapabileceğimize bakalım.

Küçük başlayalım ve tecrübe kazanalım

Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre; hobi hayvancılığına başlayan insanların %64’ü ilk yıl içerisinde hayvan kayıpları yaşamış, en önemli sebep ise bilgi eksikliği ve fazla sayıda hayvanla başlamaktır. Örneklerle açıklamaya çalışalım; bahçemize ilk hevesle 50 tavuk alıp, kısa süre sonra bakım zorlukları ile yüzleştiğimizde hayal kırıklığı yaşayabiliriz. Oysa 5 tavukla başlarsak hem yem tüketimini hem de günlük sorumlulukları daha rahat görebilme imkanımız olur. Bununla birlikte akvaryumuna 20 balık koyarak yetiştiriciliğe yeni başlayan birinin birkaç gün içinde oksijen yetersizliğinden toplu kayıplar yaşaması da tipik bir örnektir.

Evde Tavuk Yetiştirme Sırları

Yaşam alanı ihtiyacını doğru planlayın

Hayvanların sağlıklı yaşaması, verimli olması ve uzun ömürlü kalması için en temel gereklilik uygun barınak koşullarıdır. Çoğu zaman küçük bir detay gibi görünen durumlar, hobi yolculuğundaki başarının en kritik noktasıdır. Kış aylarında soğuktan korunamayan kümeslerde yumurta veriminin yüzde 20–30 oranında düştüğü bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur. Sahada ise -5 °C’nin altına düşen soğuklarda donarak ölen tavuklarla sık karşılaşıyoruz. Oysa basit bir izolasyon, kuru altlık ve cereyansız bir ortam çok zor şeyler değildir. Benzer şekilde cam önünde doğrudan güneş ışığına bırakılan kafes, muhabbet kuşları için kısa sürede ölümcül bir tuzağa dönüşebilir. Yapılan gözlemler, 35 °C üzerindeki sıcaklıklarda kuşların kanatlarını açarak serinlemeye çalıştığını, 10 dakika içinde ise ısı çarpmasından ölebildiğini göstermektedir. Bu tablolar aslında küçük bir ihmalin ne kadar büyük kayıplara yol açabileceğinin göstergesidir.

Uç örnek vermek gerekirse, egzotik hayvanlarda da benzer durumlar yaşanır. Özellikle iguanalar gibi sürüngenlerde yeterli UV-B ışığı sağlanmazsa, altı ay içinde metabolik kemik hastalığı gelişir. Bu durumda hayvanın kemikleri kırılgan hale gelerek, yürüyemez duruma düşer. Oysa sadece bir UV-B lamba ile bu tabloyu tamamen önlemek mümkündür.

Evde Hobi Akvaryum Oluşturma

Akvaryum balıkları ise belki de en çarpıcı örneği oluşturur. Filtre kullanılmayan akvaryumlarda amonyak birikimi 48 saat içinde toksik seviyelere ulaşır ve balıklar topluca ölür. Birçok acemi hobici, sabah uyandığında akvaryumun dibinde ters dönmüş balıkları gördüğünde hobiye küser. Basit bir iç filtrenin tüm bu kayıpları önlemesi, aslında bilgili başlamanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyar.

Beslenme kalitesini ihmal etmeyin

Sıkça yapılan yanlışlar üzerinden konuyu örneklerle değerlendirelim. Sadece mutfak artıklarıyla beslenen tavukların yumurtalarının inceldiğini ve kabuklarının kolay kırıldığını köylerde çok görürüz. Benzer şekilde muhabbet kuşlarına tek tip besleme, örneğin mısır verilmesi, A vitamini eksikliğine bağlı göz ve solunum yolu hastalıklarını artırır.

Ayrıca Akvaryum balıklarının fazla yem verilmesiyle, suyun kirlendiği ve balıkların oksijensizlikten boğulduğu sık görülen acemilik hatalarındandır. Çocukların bayıldığı tavşanlarda ise yalnızca marulla besleme, ciddi ishal ve ölüme kadar giden vakalara yol açar.

Temizlik olmazsa olmaz

Ziyaret ettiğimiz köylerdeki bazı küçük kümeslerin sahipleri bize soruyor “hocam bizim tavukların hiç öksürüğü, tıksırığı bitmiyor. Her ilacı da kullandım, bir türlü çare bulamadım.” Aslında çare burnunun ucunda ama bakmak ile görmek arasında fark var. Bu vakada Kümesin tabanda biriken gübre yüzünden amonyak kokusu öyle yoğunlaşıyor ki, tavuklarda geçmeyen öksürük ve göz akıntısı neden oluyor. Önlem alınmadığı takdirde ise prognozu kötü solunum hastalıklarına davetiye çıkarıyor. Sadece kümesi temizleyip havalandırmak bile hastalıkları önleme de etkili olabiliyor. Dünya Tarım Örgütü (FAO)’nün verileri de bunu destekler nitelikte; düzenli dezenfeksiyon yapılan kümeslerde hastalıklar %50 oranında düşmektedir. Akvaryumlarda ise düzenli su değişimi yapılmadığında, balıklarda mantar enfeksiyonu ve yüzgeç çürümesi hızla yayılır. Tavşan kafeslerinin kuru tutulmaması ise solunum yolu hastalıklarının en önemli sebeplerindendir.

Sorumluluk sahibi olun

Araştırmalar, hobi hayvancılığı yapanların %42’sinin en büyük sorununu “zaman ve bakım planlaması” olarak gösteriyor. Kısacası, hobi hayvancılığına başlamadan önce şu soruyu kendinize sormalısınız: “Her gün her şartta, tatilde bile, bu hayvanlara bakabilecek miyim?” Cevabınız evetse, işte o zaman bu işe gönül rahatlığıyla adım atabilirsiniz.

Aslında bu uğraşın en güzel yanı, insana doğanın bir parçası olduğunu hatırlatmasıdır. Hayvanlara emek verdikçe, onların karşılığında size sunduğu huzur ve mutluluk, hiçbir maddi kazançla ölçülemez. Bu yüzden hobi hayvancılığı, sadece bir uğraş değil, insanın hayatına anlam ve denge katan bir yaşam tarzıdır.