Dünya çam balı üretiminin yaklaşık yüzde 92’si, ülkemizin Ege kıyılarındaki Kızılçam ormanlarında, ağırlıklı olarak Anadolu arı ırkının Muğla ekotipi bal arıları tarafından üretilmektedir.

Kızılçam ağaçlarında yaşayan ve ağacın özütüyle beslenen Çam Pamuklu Koşnili (Basra) adlı canlının salgıladığı özsular, arılar tarafından toplanarak çam balına dönüştürülür. Bu benzersiz üretim süreci, çam balına kendine özgü lezzetini ve yüksek değerini kazandırıyor.

2021 yılında Ege kıyılarında yaşanan yangınlar nedeniyle çam balı rekoltesinde önemli düşüşler yaşanmıştı. Zira yangınlarda sadece çam ormanları değil, çam balı üretiminde kritik öneme sahip Çam Pamuklu Koşnili adındaki bu canlı türü de büyük zarar görmüştü. Ancak, doğa kendini yeniledi, çam ormanları kendini onarmaya başlarken, Çam Pamuklu Koşnili (Basra) de gücünü toparladı, çoğaldı ve eski verimliliğine ulaştı.

Çam Balı Coğrafi Işareti (3)

Hem üretim hacmi hem de ticari katkısı açısından Türkiye’nin en önemli arı ürünlerinden biri olan çam balı, ihracatta da öne çıkan bal çeşitleri arasında yer alıyor. Uzmanlar, Türk Çam Balı’nın içerdiği özelliklerle tıbbi bal kategorisine aday olduğunu, bu yönüyle Manuka balına rakip olabilecek potansiyel taşıdığını belirtiyor.

Geçtiğimiz aylarda Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından alınan coğrafi işaret tescili, bu değerli ürünün hem yerel kimliğini koruma altına aldı hem de uluslararası pazarda güvence kazandırdı.

Muğla’da gerçekleştirilen “Çam Balı Hasadı” etkinliği de bu tescilin sahadaki yansımalarının görüldüğü özel bir organizasyon oldu.

Etkinlikte davetliler, arıcı ailelerin kovan başındaki emeğine tanıklık ederek, balın doğadan sofraya uzanan yolculuğunu birebir deneyimledi. Kızılçam ormanlarının içinde gerçekleşen hasat hem arıcılığın zorluklarını hem de emeğin değerini gözler önüne serdi. Bal hasadının yapıldığı arılıkta peteklerin kovandan çıkarılışı, balın altın rengi ve doğanın eşsiz kokusu, davetliler için unutulmaz bir deneyime dönüştü.

Çam Balı Coğrafi Işareti (1)

Etkinlikte konuşan Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, bu yılki hasadın taşıdığı anlamı şu sözlerle vurguladı: “Türk Çam Balı’nın coğrafi işaretle tescillenmesi, yalnızca sektöre değil, ülkemizin tarım ve gıda mirasına da büyük bir değer kattı. Bizim için bu süreç ticari bir kazanç olmanın ötesinde, doğaya ve arıcılara karşı duyduğumuz sorumluluğun da göstergesidir. Türkiye çam balının anavatanı. Dünyadaki çam balı üretiminin yüzde 92’si ülkemizde gerçekleşiyor. Çam balı ülkemizde kızılçam ormanlarının yaygın olduğu Ege kıyılarında üretiliyor. Çam balı, binlerce arıcı ailesinin de geçim kaynağını oluşturuyor. Bizim hedeflerimizden biri de arıcılığın geleceğini güvence altına almak, sürdürülebilirliğini desteklemek. Bu yüzden Arıcılık Akademisi’ni hayata geçirerek yalnızca bal değil, arısütü, polen ve propolis gibi katma değerli ürünlerin de kaliteli ve verimli şekilde üretilmesini destekliyoruz.”

İhracatın Önünü Açan yeni C4 Metodu

Hasat organizasyonunda öne çıkan başlıklardan biri de çam balına özgü yeni C4 metodu oldu. Bilindiği gibi dünyada balda tağşişi belirlemek için standart olarak kullanılan C4 testi, çam balının yapısına uygun değildi. Bu nedenle çam balı yıllardır uluslararası pazarlarda haksız engellerle karşılaşıyor, doğal olmasına rağmen ihracatta sorun yaşıyordu.

Balparmak Ar-Ge Merkezi’nin çam balının kendine özgü yapısını dikkate alarak dört yıl süren bilimsel çalışmaları sonucu geliştirdiği yeni analiz metodu, TSE standartlarında da yer alarak bu problemi çözdü. Böylece Türk Çam Balı’nın doğallığı bilimsel olarak belgelenmiş olup ihracatı büyük ölçüde arttırdı.