Biyoteknoloji yöntemlerini ön planda tutarak, Ülkemizin tüm tarımsal ve hayvansal kaynaklarını yenilikçi yöntemlerle değerlendirmek istiyoruz.

TARIMSAL ÜRÜNLERE BİYOTEKNOLOJİK KATMA DEĞER: LEBLEBİ PROTEİNİ

Ziraat Postası internet haber sitesinde yayınlanacak bu ilkyazım dolayısıyla kısaca kendimden ve ilgi alanlarımdan bahsetmek isterim. Kendimi “Endüstriyel Bilim İnsanı” olarak tanımlıyorum. Gıda, Biyoteknoloji, Nörobilim, Endüstriyel Biyoteknoloji alanlarında mesai harcıyorum. Geleceğin üretim metodolojisinin "Sıfır Atık" ve “Döngüsel Üretim” prensiplerine dayandığı gerçeği ile hareket eden çalışma arkadaşlarımdan oluşan büyük bir ekibe sahibim. Amacımız, doğal kaynakları en verimli şekilde değerlendirerek, yüksek katma değerli ürünlere dönüştürmek… Bu doğrultuda, sunduğumuz ürünlerin her aşamasında çevresel sürdürülebilirliği, döngüsel ekonomi prensiplerini ve ileri dönüşüm biyoteknolojisi yöntemlerini ön planda tutarak, ülkemizin tüm tarımsal ve hayvansal kaynaklarını yenilikçi yöntemlerle değerlendirmek istiyoruz. Yenilikçi ürünler üretme ve geliştirme potansiyellerini bilimsel araştırmalarla keşfedip, yenilikçi projeleri hayata geçiriyoruz.

Can Bey

İnanıyorum ki; sonsuz fırsatlar, sınırsız bağlantılar, güçlü ilhamlar ve bitmek bilmeyen potansiyeller ile dolu bir dünya var önümüzde. Biyoteknolojik çalışmaların, tarımsal ürünlere eklediği katma değeri göstermesi ve bir örnek olması açısından nohut ve ondan elde edilen “leblebi” ürünü ile ilgili yürüttüğümüz bir çalışmamızı sizlerle paylaşmak isterim.

Mezopotamya toprakları, günümüzde neredeyse Dünya'nın yarısını doyuran buğdayın tarımını yapmakla kalmamış, hepimizin baklagiller olarak bildiği, çok ama çok özel bitkilerin de tarımını Dünya'da ilk olarak yaparak, tüm insanlık tarihine eşsiz bir katkı sunmuş, yepyeni bir çağın kapılarını ardına kadar açmıştır.

Bu baklagillerden biri de Nohut (Cicer arietinum), günümüzden yaklaşık tam 10.000 yıl önce ülkemizin de içerisinde bulunduğu topraklarda yetiştirilmeye başlanmış ve günümüze kadar gelebilmiştir.

Nohudun Dünya'da en farklı kullanıldığı ve bana kalırsa inovasyon dolu ürünlerinin başında da "Leblebi" gelmektedir. Leblebi, aslında herkes tarafından yaygın olarak bilinen "nohudun kavrulmuş hali" değildir. Yaklaşık 15- 20 günlük bir süreçte nohudun ıslanması, kurutulması, buharla yeniden muamele edilmesi ve en son bir kaç kere farklı aşamalarla kavrulması ile üretilen, "çok stratejik ve inovatif" bir üründür. Bana göre İnsanlık tarihinin Sağlıklı (Karbonhidrat-bitkisel proteince dengeli) İlk Atıştırmalığı.

Leblebi

Türkiye yılda ortalama 500-600.000 ton arasında nohut üretmekte ve ürettiği bu nohudun yaklaşık %20'sini ise leblebiye çevirmektedir. İnanılmaz bir oran…

Leblebinin tarihine baktığımızda Evliya Çelebi'nin notlarında leblebiciliği ve leblebinin Osmanlı tarihindeki o eşsiz yerini görebiliyoruz. Leblebicilik özellikle ülkemizin Serinhisar (Denizli), Çorum ve Tavşanlı (Kütahya) il ve ilçelerinde odak sektör olarak karşımıza çıkıyor. Çorum leblebisi ve leblebiciliği her ne kadar bir "marka" olarak karşımıza çıksa da, enteresan bir bilgi olarak Denizli'nin Serinhisar İlçesi ülkemizin leblebi üretiminin %70'ini yapmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye kendi geleneklerinde olan bu yemişte de Dünya birincisi konumundadır. Serinhisar'da kış aylarında günlük 120 ton, yaz aylarında ise günlük 200 tona kadar leblebi üretebiliyor. Bu oran, Serinhisar haricindeki diğer tüm il ve ilçeler kadar diyebiliriz. Yani inanılmaz bir üretim söz konusu. Tek bir alanda uzmanlaşmanın bir ilçeye neler katabileceğini göstermesi ve yerelde kalkınmaya model olması açısından açık bir örnek bana kalırsa…

Leblebi2

Leblebi aslında güçlü de bir bitkisel protein kaynağı. 100 gram leblebide ortalama 20 grama yakın bitkisel protein söz konusu. Bizim de aslında Localvore Biotechnology olarak ilgimiz tam olarak bu alanaydı. Yani leblebiler (buharla pişmiş, kavrulmuş nohut) içerisindeki proteinler, gelecek adına, ülkemiz adına çok değerli bambaşka bir kaynak olabilir diye düşündük.

Leblebi3

Çünkü bu denli yoğun leblebi üretimine istinaden tüketilemeden marketlerde bayatlayan, tarihleri geçen ve üretim sırasında elek altı olarak nitelendirebileceğimiz çokça leblebinin varlığını da biliyoruz. Konuyu biyoteknoloji ile ilerlettiğinizde ve leblebiyi işlediğinizde karşınıza glütensiz, proteini alabildiğine azaltılmış bir leblebi unu ve %80'lere varabilecek saflıkta inanılmaz lezzette bitkisel “leblebi proteini” çıkıyor.

Biz denedik, oluyor…