Yüzen Çiftlik Fikri Türkiye’de İlgi Görür mü?
Dünyanın ilk yüzen çiftliği Hollanda’nın Rotterdam limanında, Nieuwe Maas gelgit nehrinin şehrin manzarasıyla buluştuğu noktada başarıyla uygulanıyor. Peki bu model Türkiye’de hayata geçirilse nasıl olurdu?
Hollanda; anakara topraklarının %38'i deniz seviyesinin altında bulunan, alçak delta bölgelerinde tarım yapılan bir ülke. Geleneksel tarım uygulamalarını olumsuz etkileyen toprak kıtlığı, iklim değişikliği, yükselen deniz seviyeleri ve aşırı hava koşulları gibi sorunlar, bu ülkeyi çarpıcı çözümler aramaya sevk etti. Sonuç olarak dünya nüfusunun hızla arttığı, kentleşmenin tarım alanlarını 'kalkınma' amacıyla tehdit ettiği bir ortamda, Hollanda’da; Floating Farm (yüzen çiftlik) denilen yenilikçi bir fikir ortaya çıktı. Sonuçta ortaya çıkan model hükümetler ve kuruluşlar tarafından uygun önlemler alındığında gıda kıtlığının ve açlığın ortadan kaldırılabileceği umudunu veriyor.
Dünyanın İlk Yüzen Çiftliği
Hollanda’nın Rotterdam kentinde 2019 yılında açılan dünyanın ilk yüzen çiftliği, gıda üretiminde ezberleri bozuyor. 27×27 metre boyutlarında üç katlı bir platform üzerine kurulan çiftlik, 40 süt ineğine ev sahipliği yapıyor. Tesiste günde 800 litre, yılda 320.000 litreden fazla süt elde ediliyor. Bu ineklerden elde edilen çiğ süt, aynı tesiste işlenerek pastörize süt, yoğurt ve peynire dönüştürülüyor.
Yüzen çiftlik kendi kendine yetiyor ve ineklerin beslenmesinden sağımına, atık yönetiminden ürün işleme süreçlerine kadar tüm süreçler tek bir çatı altında gerçekleşiyor.
Yüzen çiftlik, yalnızca ticari bir girişim değil, aynı zamanda kent merkezlerinde gıda üretiminin mümkün olduğunu kanıtlayan bir laboratuvar ve eğitim merkezi olarak görülüyor.
Rotterdam’daki Modelin Özellikleri
- Çevreci tasarım: Çiftlik üç katlı yapısıyla hem denge hem de fonksiyonellik sağlıyor.
- Kendi kendine yeten sistem: Yağmur suyu arıtılıyor, güneş panelleri enerjinin %45’ini karşılıyor.
- Hayvan refahı: İnekler robotik sağım sistemleriyle istedikleri zaman sağılıyor, bireysel yatak alanlarına sahip. İnekler, rampa aracılığıyla kıyıdaki çayıra ve oyun alanına gidebilseler de, sıcak havalarda genellikle yüzen ahırın gölgesini ve esintisini tercih ediyorlar.
- Atıkların geri dönüşümü: Şehirden toplanan çim, sebze kabuğu gibi organik atıklar yem oluyor, gübre ise organik gübreye dönüştürülüp tarımda kullanılıyor.
Uluabat Gölü’nde Uygulansa Ne Sağlar?
Türkiye’nin önemli sulak alanlarından olan Uluabat Gölü, Bursa’nın tarım havzasında yer alıyor. Yüzen çiftlik fikri Türkiye’de rağbet görür mü diye düşündük ve Bursa’nın Uluabat Gölü’nde Rotterdam modeli uygulansa nasıl olurdu diye bir modelleme yapmaya çalıştık.
Süt Üretiminde Yerellik: Bursa ve çevresinin süt ihtiyacı göl kıyısında üretilen sütle karşılanabilir. Nakliye azalacağı için karbon emisyonları düşer.
- Organik Atık Yönetimi: Bursa’da pazar yerlerinden çıkan tonlarca sebze-meyve artığı, hayvan yemi olarak kullanılabilir. Bu sayede hem atık yönetimine katkı sağlanır hem de inekler için doğal yem kaynağı oluşturulur.
- Enerji ve Su Tasarrufu: Uluabat çevresinde bolca güneş ışığı olduğundan, güneş panelleriyle çiftliğin enerji ihtiyacı rahatlıkla karşılanabilir. Ayrıca gölden alınan suyun arıtılarak kullanılması, iklim değişikliğinin getirdiği kuraklık riskine karşı avantaj sağlar.
- Kırsala Eğitim ve Turizm Katkısı: Rotterdam’daki gibi çiftlik yalnızca üretim değil, aynı zamanda ziyaretçilere açık bir eğitim merkezi olabilir. Uluabat zaten ekoturizmle biliniyor; yüzen çiftlik burayı tarım turizminin cazibe noktası haline getirebilir.
- Küresel Krizlere Karşı Dayanıklılık: Gıda tedarik zincirinde savaş, afet veya salgın gibi durumlarda, şehir merkezine yakın üretim alanı büyük bir stratejik avantaj sağlar.
Karşılaştırma: Rotterdam – Uluabat
- Rotterdam modeli, deniz seviyesinin yükselmesine karşı geliştirilmişti. Uluabat’ta ise göl ekosistemi korunurken tarımsal üretime yeni bir boyut kazandırılabilir. Daha da önemlisi ekoturizm açısından yoğun ziyaretçi çeken bir cazibe noktası olabilir.
- Hollanda şehir atıklarını yem olarak kullanıyor; Bursa’da da sebze meyve hallerinden çıkan atıklar aynı işlevi görebilir.
- Rotterdam’da hayvan refahına önem veriliyor; Türkiye’de de bu model uygulanırsa, hayvancılıkta modern standartlar yükselmiş olur.
Sonuç olarak Rotterdam’daki yüzen çiftlik, geleceğin gıda sistemleri için bir prototip olarak dikkat çekiyor. Türkiye’de, özellikle Uluabat Gölü gibi tarım ve ekoturizm açısından stratejik bölgelerde uygulanması, hem çevreyi koruyan hem de sürdürülebilir gıda üretimi sağlayan bir model olabilir.
Belki de geleceğin Bursa’sında, göl üzerinde süt üreten inekleri görmek şaşırtıcı olmayacak.