Hayvancılık

Tarımsal Üretimde Nitrat kirliliği İle Mücadelede Yeni Dönem

12 Ekim 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan tebliğle, tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan nitrat kirliliğini önlemeye yönelik düzenlemeler yapıldı

Abone Ol

Tarımsal Üretim Kaynaklı Nitrat Kirliliği İle Mücadelede Yeni Dönem Başladı

Çiftçiler için Yeni Kurallar, Yeni Sorumluluklar!

12 Ekim 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan yeni düzenlemeyle birlikte, tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan nitrat (azot) kirliliğini önlemeye yönelik önemli değişiklikler yürürlüğe girdi.

Bu değişiklikler, Tarımsal Kaynaklı Nitrat Kirliliğine Karşı Suların Korunması Yönetmeliği ve buna bağlı Tebliğ (No: 2025/17) kapsamında uygulanacak.

Neden Bu Düzenleme Yapıldı?

Tarımsal üretimde kullanılan azotlu gübreler ve hayvansal atıklar, kontrolsüz kullanıldığında yeraltı ve yerüstü sularına karışarak nitrat kirliliğine yol açıyor.

Bu kirlilik, hem içme sularında hem de tarımsal sulamada ciddi riskler oluşturuyor.

Yeni yönetmelik, su kaynaklarını korumak ve toprağın verimliliğini sürdürülebilir hale getirmek için hazırlandı.

“Nitrata Hassas Bölgeler” Belirlendi

Türkiye genelinde “nitrata hassas bölgeler” tespit edilerek yayınlandı. Bu bölgeler, toprak ve su yapısına göre Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 4 yılda bir güncellenecek.

  • Bu bölgelerde azotlu gübrelerin kullanım miktarı sınırlanacak.
  • Gübreleme zamanı, yöntemi ve miktarı toprak ve bitki ihtiyacına göre belirlenecek.
  • Tarımsal üretimde kullanılacak saf azot miktarı yılda hektar başına en fazla 170 kg olacak.

Bu bölgelerde Nitrat Eylem Planı hazırlanarak uygulanacak.

“Çevre Dostu Tarımsal Uygulamalar” Zorunlu Hale Geliyor

Yönetmeliğin en önemli yeniliği, çevre dostu tarımsal uygulamaların artık zorunlu hale gelmesi. (Çevre dostu Uygulamalar yazısına tıklayarak yönetmelik Eki'ne ulaşabilirsiniz.)

Bu kapsamda çiftçilerden şu uygulamaları yapması bekleniyor:

  1. Doğru gübreleme: Toprak analizi sonuçlarına göre, ihtiyaca uygun miktarda gübre kullanılacak.
  2. Gübre depolama: Hayvansal gübreler sızdırmaz depolarda, yağmurdan ve akıntıdan korunacak şekilde saklanacak.
  3. Sulama yönetimi: Fazla su kullanımı toprağı yıkadığı için dikkatli sulama yapılmalı.
  4. Erozyon önlemleri: Eğimli arazilerde setleme, malçlama veya yeşil örtü koruma yöntemleri kullanılacak.
  5. Kayıt tutma: Kullanılan gübre, sulama miktarı, yapılan uygulamalar kayıt altına alınacak.

Bu kurallar, sadece çevre için değil, verimliliği artırmak ve gübre maliyetini düşürmek için de büyük önem taşıyor.

Hayvancılık İşletmeleri İçin Yeni Sınırlar

Hayvansal üretim yapan işletmeler için azot miktarı sınırlaması getirildi.

  • Yılda 1.600 kg azotun altında üretim yapan küçük işletmelere bazı kolaylıklar sağlanıyor.
  • Nitrata hassas bölgelerde yıllık azot üretimi 1600 kg'dan büyük işletmelerde ise gübre yönetim planı, depolama alanı ve çevre uygunluk belgesi gibi zorunluluklar olacak. Nitrata hassas bölge olmasa bile yıllık azot üretimi 3.500 kg'dan fazla olan hayvansal işletmelerde mevzuata uygun depolama alanı zorunlu olacak.
  • Hayvansal gübreler çevreye karışmadan, uygun zaman ve şekilde toprağa uygulanacak.

Denetimler ve Raporlama

  • Denetimler her yıl işletmelerin en az %1’inde yapılacak.
  • Tespit edilen uygunsuzluklarda idari yaptırımlar uygulanabilecek.
  • Çiftçiler, il veya ilçe tarım müdürlüklerinden bilgi alarak yönetmeliğe uygun hareket etmeli.

Avrupa Birliği Uyumuna Önemli Adım

Bu düzenleme, Avrupa Birliği’nin 91/676/AET sayılı Nitrat Direktifi ile tam uyumlu hale getirildi. Yani Türkiye’deki tarımsal üretim artık AB standartlarına daha yakın bir şekilde yürütülecek. Bu da özellikle ihracat yapan çiftçiler için avantaj yaratacak.

Çiftçiler Ne Yapmalı?

  • Çiftçilerin öncelikle tarımsal üretim yaptığı bölgenin “nitrata hassas bölge” olup olmadığını öğrenmeleri gerekiyor. (Yukarıda yer alan "Çevre Dostu Uygulamalar" linkine tıklayarak ekte yer alan listelerden Nitrata Hassas Bölgeleri öğrenebilirsiniz.)
  • Gübreleme planınızı toprak analizine göre yapmalısınız.
  • Hayvansal atıklar açık alanda tutulmamalı, sızdırmaz depolarda muhafaza edilmelidir.
  • Gerektiğinde Tarım ve Orman İl/İlçe Müdürlüklerinden danışmanlık ve eğitim talep edilebilir.

Ziraat Postası olarak, çiftçilerimizin hem doğayı koruyan hem de kazandıran üretim modellerine geçiş sürecinde yanında olmaya ve bilgilendirmeye çaba gösteriyoruz.

Topraklarımızı, su kaynaklarımızı korumak adına bunun gibi düzenlemeleri önemli buluyoruz. Verimli, sürdürülebilir ve temiz bir tarım, ülkemizin geleceğinde güçlü bir ekonominin temellerini oluşturabilecektir.

Bu yüzden tebliği detaylı incelediğimizde bazı maddelerin üzerinde durulması gerektiğini ve bunlarla ilgili tedbirlerin alınmasının daha doğru olacağını düşünüyoruz.

Tebliğin Zayıf Yönleri Nelerdir?

1. Uygulama Yükü ve Küçük İşletmelere Ağırlık

  • Küçük ve aile tipi işletmelerin kayıt tutma, plan hazırlama ve belgelendirme yükü yüksek.

  • Modern gübre depoları ve sızdırmaz altyapı gibi yatırımlar maliyetli; finansman desteği veya teşvik mekanizması açık şekilde tanımlanmamış.

  • Bu durum, özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki küçük işletmeler için uygulanabilirliği zorlaştırabilir.

2. Denetim Kapasitesi Zayıflığı

  • Denetim oranı sadece %1 olarak belirlenmiş; bu, yüksek riskli bölgelerde yeterli değil.

  • İl/ilçe tarım müdürlüklerinin personel ve teknik altyapı kapasitesi sınırlı.

  • Bu da yönetmeliğin sahada etkin uygulanmasını zayıflatabilir.

3. “Gönüllülük” Esasına Dayanan Alanlar

  • Bazı maddelerde, özellikle küçük ölçekli işletmeler için “isteğe bağlı” (gönüllü) ifadeler kullanılmış.

  • Bu esneklik, çevresel etkinin yoğun olduğu bölgelerde yönetmeliğin amacını zayıflatabilir.

  • Gönüllülük esasının kötüye kullanımı olasılığı yüksek.

4. Bölgesel Farklılıklara Duyarsızlık

  • Azot sınırları (örneğin hektar başına 170 kg saf azot) tüm Türkiye için sabit.

  • Ancak Türkiye’nin toprak, iklim ve bitki deseni bölgeler arası çok farklı.

  • Aynı limitin her yerde uygulanması bilimsel açıdan yetersiz ve ekonomik açıdan adaletsiz sonuçlar doğurabilir.

5. Veri ve İzleme Sistemlerinde Eksiklik

  • Yönetmelik izleme ve raporlama mekanizması getiriyor ancak veri tabanları (örneğin NİBİS) hâlâ tam etkin değil.

  • Veri paylaşımı ve koordinasyon (Tarım ve Orman Bakanlığı – DSİ – Belediyeler) eksik.

  • Bu durum, saha verilerinin güncel ve güvenilir olmamasına yol açabilir.

6. Eğitim ve Yayım Faaliyetlerinin Zayıf Tanımlanması

  • Çiftçilere yönelik eğitim, danışmanlık, yayım faaliyetlerinin nasıl ve kim tarafından yapılacağı açıkça belirtilmemiş.

  • Bu da yönetmelik hükümlerinin sahada benimsenmesini zorlaştırabilir.

7. Maliyet ve Finansal Destek Belirsizliği

  • Yönetmelik birçok yeni yükümlülük getiriyor (örneğin depolama alanı, sızdırmazlık, raporlama).

  • Ancak hibe, kredi veya teşvik düzenlemeleri belirtilmemiş.

  • Uygulama maliyetinin çiftçiye yüklenmesi, direnç ve uyumsuzluk riskini artırabilir.

8. Koordinasyon Eksikliği

  • Yönetmelik Tarım ve Orman Bakanlığı sorumluluğunda olsa da DSİ, çevre birimleri, belediyeler ve kooperatifler gibi paydaşların yetki sınırları net değil.

  • Bu durum, yetki karmaşası ve sahada sorumluluk boşluklarına yol açabilir.

9. Zaman Baskısı ve Geçiş Süreci Eksikliği

  • Yönetmelik yayımlandığı anda yürürlüğe girdi.

  • Ancak geçiş süreci veya kademeli uygulama planı öngörülmemiş.

  • Bu durum, işletmelerin adaptasyon sürecini zorlaştırabilir.

10. Yaptırımların Belirsizliği

  • Uygunsuzluk durumunda idari yaptırımlar, para cezaları veya faaliyet kısıtlamaları açıkça tanımlanmamış.

  • Bu da denetim otoritelerinin yaptırım uygulamada kararsız kalmasına neden olabilir.