Tarım Ürünlerinde Fiyat İstikrarı Nasıl Sağlanabilir?

Türkiye’de tarım ürünlerinde fiyat istikrarı sağlanmadığı sürece, çiftçilerin geleceğe güvenle bakması mümkün değildir.

Abone Ol

TARIM ÜRÜNLERİNDE FİYAT İSTİKRARI NASIL SAĞLANABİLİR?

Tarımsal Ürünlerde Fiyat Dalgalanmaları Sorunu

Türkiye’de tarım sektörü, ülkenin gıda güvenliği ve kırsal kalkınması açısından stratejik öneme sahiptir. Ancak çiftçilerin en büyük sorunlarından biri, ürün fiyatlarındaki dalgalanmalardır. Bir yıl yüksek fiyata satılan ürün, ertesi yıl maliyetini dahi karşılamayacak seviyelere düşebilmektedir. Bu makalede, çiftçiler açısından fiyat istikrarının nasıl sağlanabileceğini ve uygulanabilir çözüm yollarını ele alıyoruz.

1. Üretim Planlaması ve Kooperatifleşme

Fiyat istikrarının ilk adımı, koordineli üretim planlamasıdır. Aynı üründe arz fazlası yaşandığında fiyatlar hızla düşmektedir. Çiftçiler, Tarım Bakanlığı ve üretici birlikleri ile iş birliği içinde üretim miktarlarını planlamalıdır. Bunun yanında örgütlenme, çiftçilerin pazarlık gücünü artırır. Birlikte hareket edebilmenin gücü sayesinde tarımsal ürünler toplu ve güçlü şekilde pazara sunulabilecektir. Bu örgütlenme hakkında bazı önerilerimi yazının devamında bulacaksınız.

2. Depolama ve Soğuk Zincir Altyapısı

Çiftçiler çoğu zaman ürünlerini hasattan hemen sonra satmak zorunda kalır. Bu da fiyatların düşük olduğu dönemlerde büyük kayıplara yol açar. Lisanslı depoculuk ve soğuk hava depoları, çiftçiye ürününü uygun koşullarda bekletip fiyatların yükseldiği dönemde satma fırsatı verir. Böylece hem gıda kayıpları azalır hem de üretici, piyasanın insafına kalmaz.

3. Sözleşmeli Tarım ve Alım Garantisi

Fiyat dalgalanmalarına karşı en güçlü araçlardan biri, sözleşmeli tarım uygulamalarıdır. Çiftçi, ekim öncesinde alıcıyla anlaşma yaparak ne kadar ürününü, hangi fiyata satacağını bilir. Ayrıca devletin ve kooperatiflerin bazı stratejik ürünlerde alım garantisi vermesi, üreticinin riskini azaltır. 15 Eylül 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmış olan bir Sözleşmeli Üretim Yönetmeliği bulunmakla birlikte bu yönetmeliğin 5. Maddesinde “Sözleşmeli üretimde irade serbestisi esastır,” dendiğinden tam anlamıyla yaygınlaşmamaktadır.

4. Tarım Sigortası ve Destekler

Doğal afetler ve iklim riskleri fiyat istikrarını da doğrudan etkiler. TARSİM sigortalarının yaygınlaştırılması, çiftçinin kayıplarını telafi ederek üretim sürekliliğini sağlar. Mazot, gübre ve sulama desteklerinin zamanında ödenmesi, çiftçinin maliyet hesabını doğru yapmasına katkı verir.

5. Doğrudan Pazarlama ve Dijital Çözümler

Aracıların çokluğu fiyat istikrarsızlığının en büyük sebeplerindendir. Çiftçiler, kooperatif marketleri, üretici pazarları ve e-ticaret platformları üzerinden doğrudan tüketiciye ulaşabilir. Dijital pazar yerleri sayesinde daha geniş kitlelere ulaşarak fiyat dalgalanmalarına karşı kendini güvenceye alabilir.

6. Eğitim ve Bilinçlendirme

Fiyat istikrarı için yalnızca altyapı değil, çiftçilerin bilgi düzeyi de önemlidir. Pazar bilgisi eğitimi ile çiftçiler hangi ürünlerin talep gördüğünü önceden öğrenebilir. Finansal okuryazarlık sayesinde üreticiler, maliyetlerini daha iyi hesaplayabilir ve riskleri yönetebilir.

Yol Haritası Önerilerim ve Yeni Bir Model

Kısa Vadeli Önerilerim (1 Yıl İçinde)

Üreticiler arasında örgütlenmenin teşvik edilmesi gerekir. Kooperatiflerin şu anki hantal yapısından kurtulmasını sağlamak üzere, özel sektör mantığı ile hareket edecek, özel kanunlarla kurulacak, belirli bir lokasyona (örneğin her bir ilçeye) özgü kolektif tarım şirketleri kurulabilir. Çiftçilerin kendilerinin oluşturacağı şirket yönetim kurulu idaresinde profesyonel kadrolar aracılığıyla çalışmalarını yürütecek bu şirketler çiftçi kayıt sistemlerinden sorumlu oldukları takdirde üretim planlaması da kendiliğinden oluşacaktır. Burada ele aldığım çiftçi örgüt yapısı modelinin adının kooperatif, birlik, kollektif şirket olmasından ziyade, dinamik ve şeffaf bir yönetime sahip olmasını, çağın gereklerini yakalayıp, tarımsal yeniliklere uyum sağlamasını, dünya çapında tarım ürünlerinin pazarlanmasında yaşanacak rekabete uyum sağlayabilmesini hedeflediğimi söylememe gerek yoktur sanırım.

Paketleme, işleme, depolama ve lisanslı depo tesisleri yaygınlaştırılmalıdır. Tarım ürünlerinin tasnif, ambalajlama, soğuk muhafaza tesisleri aracığıyla pazarlama sürelerinin uzatılmasının sağlanacağı gibi ambalajlama teknolojilerinin kullanılması ile pazarlama sırasında ürüne katma değer eklenecektir. Önceki paragrafta önerdiğim kolektif tarım şirketi modelinde, şirketler üye sayıları ve şirketin etki alanındaki tarımsal üretim miktarına göre bu tesisleri alacakları teşvik ve destekler yardımıyla kurabilirler. İlerleyen süreçlerde bu yapı en çok şikayet ettiğimiz konulardan birisini, tarım ürünlerinin pazarlanması süreçlerindeki aracıları devre dışı bırakacaktır.

Sözleşmeli tarım için özel destek programları devreye alınmalıdır. Sözleşmeli üretimin yaygınlaşması için zorlayıcı tedbirlerin alınması gerekebilir. Önerdiğim modelde tarımsal ürünü talep eden toptancılar Şirketle sözleşme yapacak, Şirket de üyesi olan çiftçilerle sözleşme yapacaktır. Bu sözleşmelerde üretilen senetler değerli kâğıt olacağından, ihtiyaç durumunda finans kurumları tarafından paraya çevrilebilecektir. Hem üretici hem de alıcı fiyatı üretim sezonunun öncesinde bilecektir.

Orta Vadeli Önerilerim (3–5 Yıl İçinde)

Bölgesel üretim planlamaları uygulanmalıdır. Tarım Bakanlığı bu konuda gerekirse daha kesin önlemler almalıdır.

Tüm taze ürün grupları için etkin soğuk zincir altyapısı kurulmalı ve lojistik sektörüyle eşgüdüm sağlanmalıdır.

Dijital pazar yerleri yaygınlaştırılmalı ve çiftçilere bu konuda eğitim verilmelidir.

Uzun Vadeli Önerilerim (5-15 Yıl İçinde)

Stratejik ürünlerde kalıcı alım garantisi politikaları yerleşmelidir.

Tarım sigortalarının tüm üretim alanlarına entegre edilmesi sağlanmalıdır.

Türkiye genelinde güçlü, kurumsallaşmış tarım örgütleri oluşturulmalıdır.

Tarımın Geleceğine Güvenle Bakmak

Türkiye’de tarım ürünlerinde fiyat istikrarı sağlanmadığı sürece, çiftçilerin geleceğe güvenle bakması mümkün değildir. Bu sorun yalnızca devlet politikalarıyla değil, çiftçilerin örgütlenmesi, bilinçlenmesi ve modern pazarlama yöntemlerini benimsemesiyle çözülebilir. Çiftçi için fiyat istikrarı, yalnızca gelir güvencesi değil, aynı zamanda üretim sürdürülebilirliği demektir. Bu da Türkiye’nin gıda güvenliğinin temelidir.

Yazının içeriğinde önerdiğim benim kollektif tarım şirketleri dediğim modelle ilgili görüş, öneri ve yorumlar olursa bunu tartışmayı ve bu modeli daha da güçlü bir biçimde olgunlaştırmayı çok isterim. Böyle bir modelde vergilendirme ve muhasebe mevzuatı nasıl olacak? Hukuksal sorunlar neler olabilir ve nasıl aşılabilir? Sistemin denetimi nasıl sağlanabilir? Bu sistemle devre dışı kalacak bazı kuruluşların ve sektörlerin göstereceği direnç nasıl kırılacak? Çiftçinin kendisinin lehine olacak bu ve buna benzer modelleri sahiplenmesi nasıl sağlanacak?

Gelecekte tüm tarım sektörünün güveneceği bir modeli inşa edebilme ümidiyle;

Selam ve saygılar sunarım.