Tarım Arazilerinde Ateş Y-a-k-m-a-y-ı-n

Ateş yakmak Türk ün çok eski bir alışkanlığı hatta Ergenekon'dan beri vazgeçemediğimiz bir alışkanlığımız bile diyebiliriz.

Abone Ol

Y-A-K-M-A-Y-I-N...

Ateş yakmak Türk ün çok eski bir alışkanlığı hatta Ergenekon'dan beri vazgeçemediğimiz bir alışkanlığımız bile diyebiliriz. Yakarak demiri eriten, erimiş demirle yolunu açan milletimiz o günden bugüne vazgeçememiş ateşten.

Yakmadan temizlik yapamayız. İlla ki ateş yanacak (!)

Tarlalarda, meyve bahçelerinde, fındık ocaklarında, bahçelerinde de durum aynı. Hasadı bitiren, tarlada anızı, bahçelerde çalı çırpıyı yakma sevdasına düşüyor.

Bizde her sene bu zamanlarda aynı uyarıları yapmak zorunda kalıyoruz maalesef.

Peki, bahçelerde tarlalarda artıkları yakmak bize ne kazandırıyor, ne kaybettiriyor?

Son bir yılda Antalya’da Mehmet Demiral, Ankara’da Hüseyin Arslan, Trabzon'da Celal Ersin, Akçakoca’da Mehmet Alkan ve daha onlarca insan bahçelerinde kendi yaktıkları ateşe düşerek öldüler.

Geçen yıl Diyarbakır ilimizin Çınar ilçesinde anız yangını komşu tarlalara sıçradı, Mardin’e kadar binlerce dönüm hasat edilmemiş tarla yandı ve maalesef 11 kişi yaşamını yitirdi.

Bahçe ve tarlalarda yakılan temizlik ateşleri ile her sene onlarca insan vefat etmekte, yüzlerce dönüm bahçe, onlarca ev bahçe temizlik yangınlarının sıçraması ve dağılması ile yanmakta...

Dahası ormanlara sıçrayan ateş binlerce dönüm ormanın yanmasına, milyonlarca orman canlısının alevler içinde feci şekilde ölmesine neden olmaktadır.

Ülkemizde meydana gelen orman yangınlarının % 87 si insan kaynaklı ve insan kaynaklı yangınların % 54’ü piknik ateşi ile anız - bahçe yakmalarından sıçrama ile gerçekleşmektedir.

Ayrıca yakılan ateşler ile havayı ve çevreyi kirletirken topraklarımızdaki canlılığı da öldürmekte, verimliliği düşürmekteyiz.

Toprak olmadan üretim yapamayız. Çölleşmiş, kuma dönüşmüş bir toprağın kimseye bir faydası olmaz ve topraklarımızın çölleşmesinin, yapısının bozularak üretimden çıkmasının en büyük nedeni organik madde kaybı olmaktadır.

Toprak yaşayan bir materyal olup, verimi bu canlılıkla doğru orantılıdır. Bu canlılığa organik madde demekteyiz. Sıhhatli ve verimli bir toprakta organik madde oranının % 4 ve üzeri olması gerekmektedir.

Ne yazık ki bizim ülkemizde tamamı dikili tarım olan Karadeniz bölgemiz hariç diğer bölgelerin organik madde oranı ortalaması % 1’in altına düşmüş durumdadır. Karadeniz bölgemizde de bu kadar ağaç ve döküntüye rağmen çoğunlukla %2 düzeyindedir.

Bu durum tarımın sürekliliğinin önünde en büyük engeldir.

Anadolu topraklarımızın incelenmesi için yapılan bir çalışma kapsamında her bölgemizde yaklaşık 40 bin analiz yaptırılmış analizlerin sonucu incelendiğinde ülkemiz topraklarının % 35 inin % 1 ve altında, % 30 unun % 2-3 arasında, % 21 inin 3-4 arasında yalnızca % 14 ünün % 4 üzerinde organik madde içerdiği görülmüştür.

Riskli olan % 2 ve altında organik madde içeren topraklarımızı bölgeler bazında incelediğimizde Marmara bölgemizin % 63’ünün, İç Anadolu bölgemizin % 75’inin, Güney ve Doğu Anadolu bölgemizin % 65’inin, Ege bölgemizin % 78’inin ve Karadeniz bölgemizin % 38’inin bu seviyelerin altında kaldığını görmekteyiz.

Karadeniz bölgemizde diğer bölgelere göre daha iyi durumda olsak ta organik madde seviyesinin büyük oranda % 4 altında olduğunu ve mevcut seviyelerin hızla düştüğünü görmekteyiz.

Topraklarımızın canlılık seviyesi olan organik madde oranı neden ve nasıl düşer?

Organik madde topraktaki yaşamsal ve biyolojik faaliyetlerin artması ile artan azalması ile azalan bir canlılıktır. Her türlü bitki ve hayvan artıklarının toprakla karışması, faydalı organizmaların faaliyet göstermesi ile organik madde oranı artarken yanlış tarımsal uygulamalar, yoğun kullanılan zirai ilaçlar, canlılık faaliyetlerini öldüren her türlü yangın ve ateş organik maddeyi olumsuz etkilemektedir.

Toprak kalitesi ve verimliliği toprağın organik madde miktarı ve topraktaki mikroorganizma sayısı ile doğrudan ilgilidir.

Toprakta organik madde yetersiz düzeyde ise topraklardaki mikroorganizma sayısı azalacak ve dolayısıyla toprakların verimlilik kapasitesi de düşecektir.

Topraklarımızda organik madde miktarının artırılması için neler yapılabilir?

Topraklarımızın organik madde miktarını artırabilmek için öncelikli olarak kış döneminde kompost, leonardit ve yanmış hayvan gübreleri ile organik gübreleme yapılmalıdır. Yağış olan senelerde yeşil gübreleme yapılmalı, Sünni gübreler yerine organomineral gübreler kullanılmalıdır.

Hububat ekimi yapılan arazilerde baklagiller ile münavebeli ekim yapılmalı, tahıllar, sebzeler ve baklagiller münavebeli yetiştirilmelidir.

Anızlar ve dikili tarım arazilerinde bitki artıkları kesinlikle yakılmamalı, bahçelerde atıklar için kompost çukurları oluşturulmalıdır.

Yağmur ve su erozyonu için gerekli tedbirler alınmalı, verimli üst toprakların taşınımı önlenmelidir.

Unutmayalım ki topraklarımızda tarımsal üretimin sürekliliği topraklarımızın verimliliğinin korunması ile mümkündür.